Gezgin ruhlu ve gezmeyi seven herkese kucak dolusu selamlarr,
Merhaba arkadaşlar blogumda gezdiğim yerleri ve yaşadığım benzersiz deneyimleri sizlerle buluşturup yeni maceralara yelken açarken sizleri de yanımda götürmeyi amaçlıyorum J. İlk kez yurtdışına 13 yaşımdayken çıkmıştım ve yurtdışına adım attığım o andan itibaren yeni bir ülke görmenin yeni bir kültürü deneyimlemenin eşsiz hissiyatında kaybolmuştum. Daha sonrasında ilerleyen süreçte Erasmus Plus programını keşfetmem ve Erasmus sayesinde 15'i aşkın ülkeyi daha 19 yaşımda gezmem aynaya baktığımda gezmenin benim için bir tutku olduğunun farkına varmamı sağladı.
Bugünki rotamız Girit Adası. Girit 200 yılı aşkın bir süre Osmanlı hakimiyeti altında yaşamış bir ada dolayısıyla Osmanlı mimarisi görmemiz şaşırılacak bir durum değil aynı zamanda bu ada uzun yıllar Venedik ve Yunan hakimiyetinde de kaldığı için adada helenistik anlayışla inşaa edilmiş mimari yapılar görmemiz de tesadüf olmayacaktır. Tabii adaya gitmeden once yaptığım araştırmalar sonucunda kendi adıma çok üzüldüğüm olaylar olduğunu da eklemek isterim nüfus mübadelesi esnasında vatanlarından kopan 1 milyona yakın müslüman ada halkının hikayesi yürekleri dağlayan cinsten. Şimdi bu adam böyle anlatıyor ama nasıl gitti ne yaptı da gitti ne kadar tutu bu gezi diye soran arkadaşları duyar gibiyim hemen cevap vereyim 0 türk lirası. Giritin Hanya şehrinde yapılacak olan Erasmus Plus Youth Exchange projesi Avrupa Birliği tarafınca fonlanan Konaklama, Yeme-İçme ve ulaşım masrafları tamamen Avrupa Birliğine ait olan Avrupa gençliğinin kültürel etkileşimini arttırma merkezli farklı konular üzerine yazılan projelere verilen bir isim. Projeye seçildiğimi öğrenir öğrenmez bana verilen bütçe çerçevesinde uçak biletlerimi satın aldım ve faturalandırdım -merak etmeyin geri ödenecek- projenin son günü tüm faturalarımı şehir merkezinden projenin gerçekleşeceği yere kadar olan ulaşım masraflarım da dahil olmak üzere tek bir dosya halinde teslim ettim ve 2 ay sonar geri ödememi Euro cinsinden aldım.
Projemizin 3.günü akşamı katılımcılara tanınan serbest zamanı Hanya şehir merkezine giderek geçirme kararı aldım. Şehir merkezine giden otobüsleri kullanmak için Tek Yön 1.10 Euro tutarındaki biletlerden satın almam gerekti, biletler çoğu markette satılmakta. Biletimi gösterdim şoför tek kullanımlık olan biletimi yırtıp beni otobüse aldı. Şehir merkezine olan yolculuğıum yaklaşık 25dk sürdü ve şehir merkezine vardım. Otobüsten iner inmez aldığım ilk koku Gyros kokusuydu. Aslında bizlere hiç de yabancı olmayan bu kokuyu Türkiyede olsam Döner sanardım. Hızlı adımlarla dükkana girdim ve dükkan sahibiyle konuşmaya başladım fiyatları sordum ve 4.30 Euro olan 1 adet Tavuklu Gyros siparişi verdim kola ile birlikte toplam ödediğim fiyat 5.20 Euro oldu. Bizim bildiğimiz dönerden farkı içerisine yogurt ve Cacıki dedikleri yoğurtla dilimlenmiş salatalık katmalarıydı bunların dışında porsiyon 150 gram’a yakındı ve gayet doyurucuydu turistik bir Yunan adasında fiyat performans ürünü olarak adlandırabiliriz. Karnımı doyurduktan sonar adaya gelmeden önceki araştırmalarımdan da bildiğim üzere Hanya Limanına çok yakın bir konumda olan Küçük Hasan Paşa Camii’ne doğru yola koyuldum Old Town olarak nitelendirdikleri caddeden geçerken Osmanlı,Venedik ve Yunan mimarisinin benzersiz karışımına hayran bakışlarla yürüyüşüme devam ettim. Caddede yürürken bir dükkan dikkatimi çekti ismi Xamam olan dükkanın aslında eskiden bir Osmanlı Hamamı olduğu ama uzun süre kullanılmayınca yerli bir iş adamı tarafından restore edilip bir kıyafet dükkanına çevrilişini Giritli bir arkadaşımdan öğrendim. Yaklaşık 10-12 dakikalık yürüyüşümün ardından Hanya Limanına vardım. Gece 9 sularında sahil şeridinin canlılığı ve yükselen canlı müzik sesleri insane Yunan adalarında olduğunu yeniden hissettiriyor. Sağımda kalan Küçük Hasan Paşa Camiine doğru adımlıyorum camiinin dışı yıllara yenilmemiş ve ilk günki gibi bütün ihtişamıyla size göz kırpıyor. Camiinin önünde bulunan görevliye içeri girip giremeyeceğimi soruyorum ve camiinin tadilatta olduğunu içeriye giremeyeceğimi öğreniyorum. Camiinin yakınındaki banka oturup eski fotoğraflarıyla karşılaştırıyorum camiiyi biraz yıpranmış olsa gerek ama halen ayakta diye içimden geçiriyorum. Ardından sahil boyu yürümeye başlıyorum bir çok Taverna dükkanının önünden geçiyorum. Taverna Yeni Yunancada “her türlü lokanta” anlamına gelen ancak çalgılı meyhane olarak da adlandırılabilir ama Giritli arkadaşlarımın deyimi ile Giritlilerin her haftasonu buluşma noktası J. Tavernaların önünden geçerken duyduğum ezgiler hiç de yabancı gelmiyor kendimi meyhanede gibi hissetmeme yetiyordu. Birkaç dakikalık yürüyüşümün ardından Türkiyedeki arkadaşlarıma hediyelik almak için bir dükkana girip dükkandan Crete(Girit) yazılı birkaç nazar boncuğuyla çıktım. Son otobüse yetişmek için koşar adımlarla durağa yürüdüm ve son otobüsle projenin yapıldığı yere vardım kafamı yastığa koyduktan sonra projenin 5.günü tamamen boş olduğumuz gün ne yapcağımı düşünürken uykuya daldım.
Projemizin 5. Gününü Ekip olarak Avrupa’nın en iyi 5.plajı ünvanına sahip Balos Plajı-Retimno şehrini görerek geçirme kararı aldık. Hanyadan Retimnoya gitmek 1 saatimizi aldı şehrin içinde ilk olarak Kara Musa Camiisini gördük ardından eski bir venedik kilisesi iken Osmanlı hakimiyeti sırasında camiiye dönüştürülen şuanda Konservatuar Salonu olarak kullanılan Gazi Hüseyin Paşa Camiini gördük. Retimno şehrinin kalesine doğru yola çıktık kale zirvede olduğu için kaleye doğru çıkarken terledik sizlere Yunan adaları tavsiyesi nereye giderseniz gidin yanınızda suyunuzla yola çıkın J. Venedikliler tarafından inşaa edilen kaleden tüm Retimno’yu seyretmeniz mümkün. Yaklaşık 3 saat kadar Retimnoda vakit geçirdikten sonra rotamızı Balos’a çevirdik 1,5 saatlik bir yolculuğun ardından Balos’a vardık. Balosun yolu çok tehlikeli yamaçlarla doluydu yolda ilerlerken daha önce Balos’a varmaya çalışırken vefat etmiş kişiler için yapılan küçük anıtları gördük ve ne kadar tehlikeli bir yolda olduğumuz yeniden hatırladık. Gezme tutkusu dur durak bilmezJ. Balos sahiline kadar araç yolu yok araç yolunun bittiği yerde aracınızı park edebileceğiniz ufak bir açıklık var oraya aracınızı park ettikten sonra yalnızca yürüyerek sahile varabiliyorsunuz. Dağ keçileri eşliğinde dağın yamacındaki patikaları kullanarak dağdan aşağı inmek suretiyle yaklaşık 25 dakikada ulaştığımız plaj gerçekten görülmeye değer bir yerdi. Suyun berraklığı sahilde tek bir taş dahi olmaması boydan boya harika bir kumsaldı vaktimizin kısıtlı oluşundan dolayı tam anlamıyla tadını çıkaramasak da kesinlikle 1 gününüzü ayırmanızı tavsiye ettiğim harika bir plajdı Balos. Projemizin 6.günü yerel bir lokantaya gitme kararı aldım ama hangisine gideceğim konusunda kararsızdım ben de konakladığımız yerin lobisinde çalışan Giritli çalışandan tavsiye almayı düşündüm kendisiyle güzel bir sohbet ettikten sonra bana Alexandro’nun Restoranını tavsiye etti ve nasıl gideceğimi tariff etti kendisine teşekkür edip yola çıktım çok da uzak olmayan restorana 7dk gibi bir sürede ulaştım. Çalışanlar çok sıcakkanlıydı servis açıp menüyü bırkatıktan sonra siparişimi verirken benim nereli olduğumu sordular Türküm deyince garson “Ben de Arnavutum” diye cevap verdi. Ufak çaplı bir şoktan sonra Türkiyeyi ve Türkleri çok sevdiğini hatta restoran sahibinin dedesinin Türk olduğundan bahsettiler. Ufak bir sohbetten sonra yemeğimi beklemeye koyuldum yemeğimi restoranın sahibi Alexandro getirdi ve benimle konuşmak istediğini söyledi İstanbul ziyaretinden bahsetti. Dedesinin Osmanlı Askeri olduğundan varlıklı bir aile olduklarından ve Girit adasından müslümanlar Türkiyeye göç ettirilince buraların sahipsiz kalmaması için buraya yerleştiklerinden bahsetti sipariş verdiğim pizzadan para almayacağını söyledi. Çok teşekkür ettim yemeğimi yedikten sonra da çay eşliğinde uzun bir sohbet ettik. Hiç tahmin etmeyeceğim anlarda bambaşka deneyimler yaşadım ve bunların hepsi hiçbir şeyden habersiz gördüğüm bir proje katılımcı çağrısına başvurma kararı almamla başladı. Demem o ki arkadaşlar asla denemekten kaçınmayın yurtdışına gitmek gezmek projelere katılmak hayatımda almış olduğum en güzel karar olabilir bu deneyimi herkesin yaşaması gerektiğine inanıyorum. Sırt çantanı al ve yola çık dünya seni bekliyor Wanderlust…
Bizi sosyal medyada takip etmeyi unutmayın @cosmosyouth <3
Comments